Yeni Sekreterim 2

Yeni Sekreterim 2

Seda bana piknik müjdesini verip, piknikte sürprizi olduğunu söyledikten sonra ben merakla hafta sonunu beklemeye başladım. Sayılı gün çabuk biter gerçeği tekerrür etti ve o asla unutamayacağım günün sabahı oldu. Pazar günü saat sabahın 9’u telefonumun sesiyle güne merhaba dedim. Arayan Seda idi. İçimi tatlı, tarifi zor bir heyecan ve titreme kapladı, korku ile birleşince bambaşka bir hazza dönüşüyordu. Olacak olanları tahmin etme ve hazırlanma uğraşı ile saati 10:30 yaptım ve duş, traş, parfüm faslını bitirip evden çıktım. Arabama binip yola koyuldum ve 25 dakika sonra Seda’nın evinin önündeydim. Kocası Fatih’le tanışmak bu güne kısmetmiş. Beni kapıda karşıladı. Bir hürmet, bir nezaket anlatamam. Benim aklımda ise, (Birazdan karın sikimle ilgilenecek, sen ise saygı peşindesin, amacın nedir gavat?) diye geçiriyordum.

Eve girdik. Küçük, kendince şirin, orta halli bir aile eviydi. Kapıyı açtı, önce ben girdim içeri, arkamdan kocası Fatih. Fatih odaya önden geçip yol gösterebilmek için önüme geçer geçmez, Seda atağa kalktı ve arkadan elimi tuttu. Ben ise içimden (Orospuya bak, beni geçtim kendisini de düşünmüyor, adam arkasını dönse ikimizi de öldürecek!) diye düşünüp elimi çekmek istiyordum. Ama Seda azgını elimi bırakmadı odaya girene dek. Neyse odaya girdik. Fatih, “Seda hadi hayatım, kahvaltıyı getir, yeyip öyle çıkalım, Tuncer bey de açtır!” dedi. Ben her ne kadar, “Gerek yok, ben tokum…” desem de, kahvaltı hazırlandı.

Fatih tuvalete gitmek için kalkar kalkmaz, Seda elini sikime attı ve başladı okşamaya. “Kızım dur! Adam gelecek…” falan dedim, ama nafile, o gayet sakin, “Gelsin! Gelsin de, onun ayda bir siktiği karısına ne yarraklar kalkıyor, görsün gavat!” dedi ve sikimi kazık yaptıktan sonra kalkıp mutfağa gitti. Ki, hemen arkasından Fatih içeri girdi. Önümü fark etmemesi mümkün değildi. Ve de zaten fark etti, ama bozuntuya da vermedi, “Bekar mışsınız?” dedi. Ben de, “Henüz evlenmek için erken, daha işlerimi yoluna tam koyamadım, halen biraz sıkıntım var!” dedim. “Olur olur… İstersen bizim hanımın kız kardeşini alalım sana Tuncer bey?” dedi. İçimden (Oldu canım, gündüz karını, gece de baldızını sikecem, olmadı sen de gelirsin, seni de sikerim, tam olur!) diye geçirdim ve “Bakarız, kısmetse olur…” diyerek konuyu hemen kapadım. Kahvaltı yaparken aynı şeyi Seda’ya da söyledi, “Seda, Tuncer beye Şeyda’yı alalım, fena mı olur? Hem akraba olmuş oluruz!” dedi. Seda da gülerek, “Oluurrr! Çoook güzel olur hayatım!” dedi.

Kahvaltı yapıp eşyaları arabaya koyduktan sonra, karşı komşularını da çağırdılar. Ben (Bu da nerden çıktı?) derken, iki araç yola koyulduk. Çatalca’da Karamandere taraflarında bir piknik alanı vardı, oraya gidiyorduk. Öğleye doğru vardık. Mangal yakıldı, kilimler serildi, çaylar demlendi, rakılar açıldı, derken kafalar güzelleşmeye başladı. Saat te 14:30 olmuştu. Ben içimden (Bu mu lan sürpriz?) diye hayıflanıp, (Aklımı sikeyim, neden geldim, kocasının gözünün önünde, komşuları varken siktirecek değil ya orospu!) diye geçiriyordum ki, Seda, “Tuncer bey, gel bak, sana ne gösterecem, bana da ilk eşim gösterdi burayı!” deyip ayağa kalktı. Ben Fatih’e bakarken, Fatih, “Git Tuncer bey, git! Bir daha da göremezsin böyle manzara!” deyip, karısının arkasından gitmemi istedi. Ben de Seda’nın peşine takıldım, başladık tepeyi tırmanmaya…

Karşımıza asırlık bir çınar çıktı, şahane bir şey. Ben, “Kızım sürpriz buysa eğer, yarın işyerinde benden çekeceğin var, bilesin!” dedim. Seda gülerek, “Asıl sürpriz az daha ilerde, bu ne ki?” dedi. Az daha ileri gittik, çalılık bir alan, ama ortası sanki bilerek yapılmış gibi büyük bir boşluk. Önden Seda, arkadan ben o boşluğa girdik. Yere serilmiş ve daha önce üzerinde epeyce kadın sikildiği belli olan gazetelerle doluydu. “Lan orospu, nerden biliyon sen burayı?” deyince, “Benim gavat kocam sanki çok iyi sikiyormuş gibi, bir de arada sırada buraya fantaziye getirir beni, bir iki dakikada boşalır, başlar sigara içmeye!” dedi ve elini sikime attı, başladı okşamaya. Tabii sabahın azgınlığıyla da sikim iki dakika içinde kazık gibi oldu…

Seda, “Şimdi bu güzel yarrak benim amımı mı yaracak, beni orospusu mu yapacak?” deyip, beni daha da havaya sokmaya başladı, eğildi önüme, esofmanımı indirip, aldı ağzına. Ama ne yalamak! Sanki 40 yıllık fahişeler gibi yalıyor! Arada yüzüme bakıp, “Tuncer, kurban olurum ben senin bu sikine, beni bunsuz bırakma emi? Orospunu yarrağına doyur, tamam mı? Her tuttuğun yerde sik, dağıt amımı, tamam mı?” diye diye, yalayıp inliyordu. Ben de o gazla, “Bırakmam orospum, bırakmam! Senin o amını da, götünü de yaraksız bırakmam!” dedim. Seda, “Bırakma sikicim, amımı da götümü de hep sik!” dedi. Ben de, “Bak götünü sikersem bir daha bırakamam zaten!” dedim. “Zaten bu gün sikeceksin bu götü! Günün sürprizi bu!” dedi. Ve bu laftan sonra ben bunu yere yatırıp, eteğini yukarı çekip, külodunu yana sıyırdım, başladım am göt yalayıp parmaklamaya. Amı sular içinde kalmıştı, sırılsıklam! Kalktı, külodunu indirdi, eteğini toplayıp, üstüme çıktı, amına dayadı sikimi, başladı oturup kalkmaya ve bağıra bağıra inlemeye…

Kocası ve komşuları uzakta olmasına rağmen duyacaklar diye korkuyordum. 10 dakika kadar sikimde oturup kalktıktan sonra, çıkardı sikimi amından, kalktı ayağa, “Hadi erkeğim, göt nasıl sikilir göster bana!” deyip önümde domaldı. Ben başladım götünü yalamaya. Sonra bolca tükürdüm deliğine, biraz da sikime tükürüp, dayadım götüne. Girmekte zorlanınca, “Tuncer, hayatım, önce parmağınla alıştır, öyle daha rahat oluyormuş!” dedi. Ama ben, “Sen kendini bana bırak, parmağımla değil, alıştırmayı yarrağımla yapacam!” deyip, ağır ağır yüklenmeye başladım. 1-2 dakika yüklendikten sonra götünün çemberinin sikimin kafasını sardığını hissettim ki, Seda çığlığı bastı. “Şerefsiz, alıştır dedim sana! Parçaladın götümü!” dedi. Bu lafına o an çok bozulmuş olmalıyım ki, bir anda var gücümle abandım. Tek hatırladığım, Seda’nın, “İmdaaattt!” çığlığı idi ve o andan itibaren Seda’nın sesi sedası kesildi. Ben de alıştı diye düşünüyorum, meğer orospu bayılmış. Öyle hareketsiz bekledikten sonra gidip gelmeye başlayınca anladım bunu 🙂

Çıt çıkmıyordu, yüzünü çevirince anladım, fakat sikimi de içinden çıkarmadan ayıltmaya çalıştım. Birkaç dakika içinde kendine geldi ve uyanır uyanmaz, “Çıkar onu içimden, perişan ettin beni şerefsiz!” deyince, ben başladım o hırsla Seda’nın götünü sikmeye. Ama öyle bir sikiyorum ki, anlatamam. Sanki aylarca aç kalmış Kurda kuzu vermişler gibi, pompalıyordum götüne. Seda’nın acı çığlıkları 15 dakika sonra yerini inlemeye bırakınca, ben de alttan amını parmaklamaya başladım ki, Seda zevkten uçuyordu. Ama arada da, “Tuncer, ben bu götü daha kullanamam herhalde!” diyordu. 5-10 dakika daha siktikten sonra, biraz daha hızlanıp bütün döllerimi götüne akıttım ve usulca çıktım götünden…

Sedanın göt deliği, boş bardak gibi açık ve ince ince kanlarla önümdeydi. Götünün o görüntüsü sikim daha inmeden tekrar kaldırmaya yetti. Seda tam toparlanacakken külodunu aldım ve “Şimdi de sıra benim sürprizimde!” dedim. Seda şaşkın şaşkın, “Ne sürprizi?” deyince, “Dön arkanı ve gözlerini kapa!” dedim. “Tamam aşkım!” deyip arkasını döndü ve ben bir kerede tekrar götüne gömdüm sikimi. Ama Seda bu kez ne çığlık attı, ne bayıldı. Bana sadece, “Aklıma gelen başıma geldi, ben bir 15 dakika daha götüme yersem bunu felç olurum Tuncer, çık götümden de amımı sik nolur!” dedi. Ama ben devam ettim götüne basmaya. 5-10 dakika sonra götünden çıkarıp, amına bir kerede sokunca, Seda öyle bir orgazm oldu ki anlatamam. Kasıklarıma kadar indi amının suları. Ben de amına boşalıp, toparlandık ve güç bela piknik yerine gittik. Seda akşama kadar yan oturdu ve hiç konuşmadı. Akşam evlerine bıraktım ve kendi evime geçtim…

Ertesi sabah işyerine gittiğimde Seda yoktu. Yarım saat sonra telefonum çaldı. Arayan Seda’nın kocası Fatih idi. “Tuncer bey, dün piknikte Seda’yı sanırım temiz hava çarptı, kendini iyi hissetmiyormuş, gelemeyeceğini söylememi istedi. Ben de işe gidiyorum, hastahaneye götüremiyecem, siz Viziteyi eve bırakır mısınız?” deyince, Tamam!” deyip, telefonu kapadım ve Seda’nın evine gittim. Zili çaldıktan 3-4 dakika sonra kapı açıldı ve Seda beni görünce, “Yokk artık!” dedi. Ben içeri geçip Viziteyi verdim. Koltukta öylece uzanıyordu. Bana, “Tebrikler! bak ne hale getirdin beni, oturamıyorum!” dedi. Ben de, “Kızım bunu sen istedin, ama merak etme birkaç gün sonra kendin gelip isteyeceksin!” deyip dudaklarını uzunca öpüp kalktım ve çantasına para bıraktım. “Bu ne demek oluyor şimdi? Beni o parayla siktiğin orospularla karıştırdın galiba?” dedi kırgın gözlerle. Ben de, “Doktorun vereceği ilaçların parası aşkım, çabuk iyileş ki, daha fazla sensiz kalmayayım!” deyince, o halde kalktı ve dudaklarımı öyle bir emdi ki, anlatamam!

Şimdi götü iyileşti ve her fırsatta Seda’yı am göt demeden siktiğim günler başladı. Bir patron daha ne ister ki sekreterinden 🙂

2 comments